DANSIN TARİHİ
- ANA SAYFA
- DANSIN TARİHİ
DANSIN TARİHİ
Tarihsel Süreçte Dans ve Günümüz Türkiyesine Yansımaları
İnsanlığın varoluşu ile ortaya çıkan dans bütün güzel sanatların anasıdır. İnsanlıkla aynı yaşta olup, insanoğlu tarafından nesilden nesile yüzyıllar boyunca süregelmiştir. Ritmik ve estetik hareketleri ile gözlere, bütünleştiği müzik ile kulağa hitap ederek sözlük anlamı yazılamayan güçlü bir lisan olmuştur. Tüm dünyada tek ortak dil ve kültür varlığı olan dans, insanoğlunun sahip dduğu tek anonim sanattır. Dans yüzyıllar boyu dinsel, folklorik ve toplum dansları olarak iç içe bağlı dduğu müzik türleri ile gelişerek, değişerek bugüne kadar gelmiştir. Bugünden sonrada değişimlere uğrayarak insanlığın ortak sanatı olmaya devam edecektir.
Dans kendinden sonraki tüm sanatların öncüsüdür. Konuşma dilinin olmadığı zamanlarda insanlar birbirleri ile dans dili ile anlaşabiliyorlardı. İlk insanlar önce tepindiler, seslere kulak vererek yaptıkları hareketlere bir anlam verdiler. Böylelikle dans tarif edilen bir sanat dalı darak ortaya çıktı. Belirli bir amaçla yapılan ritmik hareketlere DANS adı verildi. Tüm dünyada dans kelimesi tek anlamlı bir kelime olarak yerini aldı.
Dansı bir ülkeye veya belli bir topluma mal etmek yanlıştır. Bugüne kadar yapılan araştırmalar şunu göstermiştir ki dans kendi içerisinde farklılıkları olsa da esasta aynı olup insanlığın ortak malıdır. Aynı zamanda insanlık tarihinin de ilk sanatı olan dans, tüm güzel sanatların ve bazı sporların anasıdır. 1789 Fransız Devrimi ile çok sayıda gelen yeniliklerden biriside, dansın bilinçli gelişim sürecine girmesi oldu. İlk olarak 'Country' dansları çıktı ve Avrupa'yı sardı. Arkasından her figürün ayrı bir anlatım olan 'Kadrıl' dansı moda oldu. Bu orijinal danstan sonra dans tarihinin en uzun ömürlüsü dan 'Vals' dansı bütün gönülleri fethetti. Bu arada vals Viyana'ya yerleşirken Paris'te aynı türde daha hareketli ve hızlı bir dans olan 'Polka' moda oldu. Sonra 'Mazurkâ ile birçok hareketli danslar ortaya çıktı, Amerikan Kadrili ile 20. yy. başlarına kadar gelindi. 20. yüzyılın başlarında sıcak ülkelerden gelen çok değişik bir dans sevilmeye başlandı; bu dans Tango idi. Hareketli ve zarif bir dans olan Tango hızla yayıldı ve klasikleşerek dans dünyasında ölümsüzleşen yerini aldı. Yıl 1908'in başı idi. Atlantik ötelerinden gelen 'Boston' ve'Two Step' isimli danslar bir fırtına gibi dans salonlarına girdi.
Müzik ve ritimlerde sıcak rüzgarlar eserek ağırbaşlı müziğe galip geldi. Caz müziği temsilcileri, yarattıkları 'Fox Trot' dansını 1917de bütün dünyaya tanıttılar. 1923'te 'Samba', 1927de 'Pasodoble' dansları, dans salonlarında yapılmaya başlandı. One Step dansı bunların arasına katılmakta gecikmedi. Fox Trot dansı sokaklara kadar taştı. Yeni danslar çıkmaya devam ederken eskiler listeye ilave olmaya devam etti. Bu gelişmeyi takiben çok hareketli ve hızlı bir dans olan 'Çarliston' dünya gençliğini fethefli. Müzik dünyası çarliston müzikleri yapmak için yarıştılar. 1927'den sonra açılan eğlence mekanlarında insanlar sadece dans ederek eğlendiler. 'Rumba', 'Karyoka' , 'Kokoraça', yeni danslar listesine girdi. II. Dünya Savaşından sonra dansta yeniden kendi dünyasını kurdu. Gençliği harekete geçiren danslar 'Swing', 'Blues', 'Be Bop' dans salonlarına girdi. Dans pistleri sınır tanımadı ve yeni danslar moda olmaya devam etti. Rock'n Roll, Twist, Shake, Hully Gully Jerk, Bogolca, Surf gibi benzeri dansların ardı arkası kesilmedi. Ama bu hızlı gelişme yanında bilinci de getirdi. Danslar kendi içlerinde hangi müzikle yapılıyorsa ona göre sınıflandırılmaya başlandı. Latin Amerikan Dansları, Standart Danslar, Klasik Danslar, Caz Dans, Tap Dans gibi isimlerle gruplandırıldı ve dans federasyonları kurulmaya başlandı. Onlarda kendi aralarında birleşerek Dünya ve Avrupa dans şampiyonluklarını başlattılar.
Kültürel yönden gelişmiş ülkelerin hemen hemen hepsi dansa gereken önemi vererek dans federasyonları oluşturmuşlardır. Aynı ülkeler kendi aralarında birleşerek konfederasyonlarını kurmuşlardır. Her yıl dans yarışmaları düzenleyen bu kuruluşlar sayesinde dans, olimpiyatlara katılabilen bir spor dalı olarak kabul edilmiştir. Bugün için bir çok spor dalının ( Buz dansı, Ritmik jimnastik, senkroniye su sporları v.s ) alt yapısında yer alan dans sanatına gereken önemi veren ülkeler burada kazandıkları tecrübeyle dansa, estetiğe, ritme ve görselliğe dayalı diğer spor dallarında da gereken başarıyı göstermektedirler. İlk öğretim çağını bitiren ve ritme, estetiğe dans eğitmine önem vererek aynı paraleldeki sporla uğraşanlar başarıyı daha çabuk yakalamaktadırlar. Dans eğitimi gören sporcuların ritim duyguları gelişecek, vücut estetikleri ve estetik hareketleri artacak, ana spor dalındaki çalışmaları ve antremanları için kendilerine güven gelecektir. Fiziksel ve ruhsal yörıden daha rahat olacaklardır.
Avrupa Birliği ülkeleri arasında kültürel birliğin oluşumunda dansın önemi Kopenhag uyum kriterlerinde yer almaktadır. A.B'ne aday ülke dan Türkiye'de dansa gereken önemi vererek bu uyumun içinde yerini almalıdır. 'Dans medeni bir ihtiyaçtır' diyen Büyük Atatürk'ün bu söylevinden yola çıkarak dans çalışmalarına katılan gençlerin, yardımlaşma, kaynaşma ve benzeri sosyal yönleri de gelişmekte, bulundukları ortama daha çabuk uyum sağlamaktadırla Türkiye'mizin çağdaş ve modern toplum anlayışına katkıda bulunmak geleceğin gençlerine Dünyanın evrensel sanatı olan dansların bilincini ve sevgisini yaymak için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.Ülkemizde hızla gelişmekte olan dans sanatına bugün TC. MEB Dans kursları, üniversitelerde oluşan dans kulüpleri, özel dans stüdyoları ve sanat okullarının dans bölümleri sahip çıkmaktadır.
Türklerde Şamanizmden bu yana dans vardır. Tabiat olaylarına ve savaş hazırlıklarında dans ile yer verilmişti. Türkler dans etmeyi daima bir coşku sonucu veya bir kıvancı paylaşma amacı ile yapmışlar. Savaş sonrası zafer sevinci ile dans eden, Türk kavimi Kazak'ların 'Kazak Dansı' tüm dünyada tanınmak ve bilinmektedir. Hareketli bir toplum dan Türklerin dansları, bölgesel farklılıklara ( Hatay'lar, Horon'lar v.s) göre çeşitlilik gösterirler. Anadolu'ya yerleşen Türklerde bu farklılıklar belirgindir. Yüzyıllar boyu Anadolu'da ki otantik dansları bugüne dek devam etmiştir. Halen çocukların oyun olarak yaptıkları birçok hareketler bu dansların devamı ve kalıntılarıdır.
Dans İletişimdir. nsanların iletişim yollarından biriside jestler ya da değişik çeişitli hareketlerdir. Hiç bilmediğnizyabancı bir ülkede zararsız olduğunu düşündüğünüz bir jestin veya hareketin o ülkede hoş olmayan bir hareket olmayan gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. Veya sizin yanlış bildiğiniz bir jestin o ülkede doğru olduğunu iltifat olarak bilindiğini dahi görebilirsiniz. Tüm ülkelerde ise tek ir jest ve hareket anlayışı olan sadece DANS'tır. Dans edenlerin yaptığı yalnızca iç duygularını ifade eden dansın karakterini taşıyan hareketlerdir. Dansedenler iç dünyalarınını dışa vurarak özgürlüğün tadını çıkarmak isterler. Farkında olalım veya olmayalım bedenimiz hareketlerle konuşur. Bu yüzden dans bedenin dilidir ve tarih boyuncada bir iletişim yolu olarak kullanılmıştır. Bir kutlamanın sevinç ve çoşkunluğundan dinsel ayin ve geleneklerin ciddiyetine kadar insanlar tüm duygularını dans yoluyla ifade etmişlerdir.
Dansçılar izleyici ile birbirinden farklı iki yolla iletişim kurarlar bunlar beden diliyle ve yüzlerindeki bakışlarla içlerindeki duygularını etrafa saçarak ve karmaşık jestlerle, mimiklerle göstererek pandomim veya dans tiyatrosu anlamında olacak göstereleri kullanarak anlatmak olacaktır. Bazı danslarda iletişim çok kolay sağlanabilir, bazılarında ise o dili bilenler sadece anlayabilir. Bale yapanlar kalbin üzerine konan el hareketinin aşkı anlattığını hemen anlar. Her ülkenin kendi danslarında da değişik hareketlerle izleyecisi arasında bağ kurmak çok kolaydır.
Dans aynı zamanda çok hoş bir eğlencedir. İyi bir spordur. Dans edenler her zaman sağlıklı ve dinç olurlar, her yaşın kendine uygun bir dans türü vardır. Dans temiz ve açık bir anlatımın, özgürce yaşamanın, karşınızdakinden fiziksel bir karşılık alabileceğiniz keyifli bir araçtır. Dolayısıyla dans ister tek ister çift isterse toplu olarak yapılsın önemli olan sizde uyardığını düşüncelerdir. Bu düşünceler sizde bulunduğunuz ortama göre eğer yanlış duygular uyandırıyorsa bu durumda başkaları içn olmasada sizin için dans zararlıdır. Dans etmek veya etmemek için akılcı karar vermek için üzerinde düşünmeniz gerekenler için şu soruları kendinize sorun:
Bu dansın amacı nedir?
Bu dans nasıl tanınıyor?
Dans hareketleri neyi ifade ediyor?
Dans ederken içimde ne tür düşünceler ve duygular uyandırıyor?
Dans ettiğim kişide ya da izleyenler ne düşünüyor? Dansın bana verdiği nedir?
Dansı ne kadar seviyorum?
Ve bu soruların cevaplarını kendinizde bulduktan sonra başkalarının ne yaptıklarına bakmaksızın vicdanınızın kararına uyun.
Unutmayın Dans 21. yızyıl bilişim çağının hem sporu hem sanatı hem de eğlencesi olacaktır. Globalleşen dünyamızda gelişen tek dal DANS'tır.(Alıntı)